Paris vs. Milan: Moda Başkenti Savaşları | İstanbul Moda Akademisi
 

İMA'da Yaşam

 

Paris vs. Milan: Moda Başkenti Savaşları

Moda takviminin açılışını yapan erkek moda haftalar, Londra’da dinamik bir başlangıç yapıp, Floransa ve Milano’yla yoluna devam etti ve nihayet Paris’te son buldu. Moda haftalarının sadece moda sektörüne getirdiği katkılar dahilinde kabul edilmesi, kısır bir anlayışı tetikleyeceğinden, şehir ve beklenti grafiğini de denkleme eklemekte yarar var. Bireysel yansımalarınızdan yola çıkarak Londra ve Paris moda haftaları arasındaki yedi farkı bulabilirsiniz. Londra’nın her daim daha yeni ve daha çılgına olan özlemi ve Paris’in klasik tavrı öncünüz olsun.

Karşılaştırmalarla devam edersek -kulis söylentilerinden referans alarak- Milano’nun bu sene beklenen sihiri yaratmada zorlandığını söyleyebiliriz. Hem de köklü markalatrına entegre ettiği taze kana rağmen. (Geçtiğimiz yıllarda Suzi Menkes’in ”Biriniz bana 50 yaşının altında tek bir İtalyan tasarımcı söyleyebilir mi?” sorusu bazı mecraların farkındalığını titretmiş olmalı.) Bu çerçevede, belki de en beklenmedik kanı, Ümit Benan’la kaybetti şehir. Başarılı tasarımcı, sürecin başında sunumunu her zamanki gibi Milano’da yapmak yerine, Paris’te yapacağını açıkladı. Business of Fashion’a verdiği röportajında Benan, bu köklü değişimin sebebini,”Birçok alıcı, Milano yerine Paris’e gelmeyi tercih ediyor. Bu şehirde kesinlikle daha fazla alıcıyla tanıştım ve Paris’in bana uluslararası arenada daha çok tanınırlık sağlayacağını düşünüyorum.” diyerek açıkladı.

Paris’in modanın uluslararası mecraların birleşme noktası olduğu konusunda Ümit Benan’a 50 tasarımcı daha katılıyor. Genel kanı ise, Paris’te modanın ulusu olmadığı yönünde… 80′lerde sadece Japon ve Belçikalı tasarımcıların sahne aldığı şehir, bu sene Kolombiya’dan Danimarka’ya, Almanya’dan İtalya’ya, Kore’den İngiltere’ye ve Amerika’ya kadar uzanan bir haritayı takip ediyor. New York Times yazarlarından Caty Horyn, durumun sebebini, şehrin tarihi ve geleceğin birleşim noktası olmasına bağlıyor. GQ editörü Michael Hainey’e göre ise, tüm tasarımcılar Dior, Louis Vuitton, Lanvin ve Givenchy gibi markaların yanında anılmak istiyor.

Paris şimdilik tüm moda başkentleri arasından sıyrılmış ve yaratıcılık konusunda sınır tanımadığını kanıtlamış olabilir. Ama inişli çıkışlı moda sahnesinde, bir sonraki adımı tahmin etmenin, her zaman çok zor olduğunu ve beklenmeyene hazırlıklı olmak gerektiğini unutmayın ve gözlerinizi her ihtimale karşı Milano’dan ayrılmayın.