Insider: Bir İhtimal Daha Var, O Da Paylaşmak Mı Dersin? | İstanbul Moda Akademisi
 

İMA'da Yaşam

 

Insider: Bir İhtimal Daha Var, O Da Paylaşmak Mı Dersin?

Anne ve babalarımızın “Paylaşımcı ol evladım” öğütleri ile büyüdük. Çocukluğumuzda arkadaşlarımızla oyuncaklarımızı paylaştık, gençliğimizde ders notlarımızı… Kanımca akrabalardan beş kişinin bir danaya girdiği kurban bayramlarına tanıklık edenlerimizin sayısı da az değil…  Son yıllarda ise internet ve mobil teknolojilerin kazandırdığı ivme ile yetenek ve tecrübelerimiz dahil olmak üzere hayatımızda kullanmadığımız ya da az kullandığımız ne kadar kaynak varsa, birçoğunu tanımadığımız binlerce, belki milyonlarca insanla paylaşır hale gelerek bir ekonomi yarattık. Böylece paylaşımcılığa bambaşka bir boyut kazandırmaya başladık. Kimimiz tasarruf için, kimimiz lükse erişim için, kimimiz ise tüketim alışkanlıklarının olumsuz sosyal ve ekolojik etkilerini azaltmak için… 1 Haziran’ı “Dünya Paylaşım Günü”, 10 Ekim’i “Dünya Uluslararası Araç Paylaşım Günü” ilan ettik…

Dünyanın dört bir yanından insanların Airbnb gibi platformlar aracılığı ile evlerindeki fazladan odaları gezginlere kiralamaya başlaması ve birçok kişinin de tatilde otel yerine hiç tanımadıkları bu insanların evlerinde konaklamayı tercih etmesi  ya da akşam yemeği için evde pişirilen o enfes pastırmalı kuru fasulyenin komşuyemeği.com’da paylaşılması ve ‘Komşuda pişer, bize de düşer’ diyenler buyursun, küçük bir bedel karşılığında alsın” denilmesi, ofislerin, arabaların ortak kullanılması bu “Paylaşım Ekonomisi”nin sadece birkaç örneği. Peki ya kaderine terk edilmiş kıyafet ve aksesuarlara ne demeli? Paylaşım Ekonomisi onlara da adeta can suyu oluyor:

Her kadının gardırobunda ortalamada 19 atılacak parça olduğu düşünülüyor. Kilo değişimi nedeniyle büyük ya da küçük gelen kıyafetlerinizi, sinirleri yatıştırmak için dünya kadar para vererek aldığınız, fakat aslında tarzınız olmadığı için bir köşede öylece bekleyen marka ayakkabılarınızı, bir davete özel aldığınız ve sadece bir kere giydiğiniz gece elbiselerini bir düşünün mesela… Paylaşım Ekonomisi sayesinde rafların en arkasında tozlanmaya mahkum edilmiş nice kıyafet, ayakkabı, çanta, takı ve diğer aksesuarlar uygun fiyatlarla artık başka gardıroplara sahiplendiriliyor veya kiralanıyor. Bu ürünler başka gardıroplarda, tanımadığınız insanlarda yeniden hayat buluyor.

Dakikalar içerisinde 7/24 açık moda mağazaları oluşturup bunları ceplere sığdırmanıza olanak sağlayan mobil aplikasyonlar ve diğer online platformlar sayesinde dileyen herkes ikinci el satış ya da kiralama yapabiliyor. Bu platformlardan faydalananların sayısının giderek artacağı düşünülüyor. Buse Terim’in yaptığı Garage Sale türü etkinlikler de yine 2.el moda parçalarının değerlendirildiği platformlar olarak kullanılıyor.

Peki tüketicilere birçok fayda sağlayan bu ekonomik sistem markaları nasıl etkiliyor? Paylaşım Ekonomisi markaların yeni kabusu diye düşünebilirsiniz, ancak tam olarak öyle değil. Markaların pazardaki tüketim trendlerini çok iyi okuması ve kendini bunlar doğrultusunda geliştirmesi gerekiyor.  H&M’in“Garment Recylcling Program”ı (Giysi geridönüşüm programı) bunun güzel örneklerinden biridir. Şirket markası ne olursa olsun, geri dönüşüm için kullanılmış giysilerini bağışlayan kişilere, mağazalarında kullanılmak üzere indirim kuponu vererek trendleri iyi okuduğunu göstermiştir. Aynı şekilde Norveç’te İkea yılda 2 ay müşterilerinin kullanılmış eşyalarını satmak için yardımcı olmak adına Facebook sayfasını belirli günlerde adeta bir bit pazarına dönüştürerek trendleri iş uygulamalarına yansıtmıştır. Audi Unite ise İsveç’te birkaç kişinin belirli bir süre için beğendiği bir Audi aracı ortak kiralamasına olanak tanıyan paketler oluşturarak bunu yapmıştır.

Price Waterhouse Coopers’a göre, adı her ne kadar Paylaşım Ekonomisi olsa da, aslında talebi online platformlar aracılığı ile atıl kaynaklarla buluşturan bu sistem, 2025 yılına kadar sadece beş sektörde (P2P finans, online personel alımı, konaklama, araba paylaşımı ve musik/video streaming) bile 15 milyar Amerikan Doları’ndan 335 milyar Amerikan Doları’na ulaşabilir. “Internet of shared things”in (paylaşılan şeylerin interneti) 2015 yılının en önemli 10 trendi arasında gösterilmesi de bu nedenle oldukça doğal. Bu da demek oluyor ki Facebook’ta, Twitter’da ve Instagram’da sadece hayatımızı paylaşmakla kalmayacağız…

Yazı:

Selda Susal Saatçi

Stratejik İletişim Danışmanı, askbmm Consulting Danışma Kurulu Üyesi