
Eğer Rosie Assoulin ismini bu ilk duyuşunuzsa ödevinize pek iyi çalışmamışsınız demektir. Zira Brooklynli Rosie 2014’te başlattığı markası altındaki 7. koleksiyonunu geçtiğimiz günlerde NYFW’te, Greenwich Village’da boşaltılmış halka açık bir havuzun içerisinde sundu bile. New York’un en heyecan verici yeni tasarımcıları arasında gösterilen Assoulin’in moda ile bağı tahmin edersiniz ki pek yeni değil. 14 yaşındayken rol modeli bellediği mücevher tasarımcısı Roxanne Assoulin’in (evet, gelecekteki kayınvalidesi) yanında staja başlayan Rosie, ardından Oscar de la Renta ve Lanvin gibi büyük modaevlerinde tutkusunun peşinden gitmeye devam ediyor. Takvimler 2013’ü gösterdiğinde Akdenizli ruhu taşıyan metropol kadını Rosie, moda kariyerine tek başına devam etmek istediğine karar veriyor. Dalida’nın müziğinden esintiler taşıyan, aynı anda asi, umursamaz ve sofistike olabilen en önemlisi de rahat materyallerden yapılmış giyilebilir ve ince elenip sık dokunmuş el yapımı tasarımlardan oluşan koleksiyonlar silsilesi markasının mottosu haline geliyor. Stereotipilere inanmayan Rosie, haliyle tek bir kadın tipinin varlığını da şiddetle reddediyor ve bu noktada tasarımlarının olabildiğince kişisel olmasına dikkat ediyor. Sade çizgilerini abartı renk bileşimleriyle kullanan Rosie Assoulin şimdiden çantasına Council of Fashion Designers of America Swarovski Award for Womenswear ödülünü koydu bile. Forbes’un ’30 under 30’ listesine de giren Assoulin’in tasarımları Bergdorf Goodman’da ve Paris’te satılmaya başlandı. Rosie’yi, rahat ve iddialı tasarımlarını bir de arzu nesnesi aksesuarlarını radarınızdan ayırmayın.