Class of 2015 İris Süloş | İstanbul Moda Akademisi
 

İMA'da Yaşam

 

Class of 2015 İris Süloş

Koleksiyonun ilhamını nereden alıyor?

Koleksiyonum ilhamını Wes Anderson’ın Fantastic Mr. Fox adlı stop motion’ından alıyor. Filmde tilkilerin ve doğanın insanlarla olan mücadelesini anlatıyor. Ben de insanların doğaya ve hayvanlara verdiği zararla dalga geçen bir koleksiyon hazırladım.

Koleksiyonunu tasarlarken, Global’deki trendleri de göz önüne aldın mı, yoksa ilk koleksiyonunu daha kişisel güdülerle mi tasarlamayı tercih ettin?

Ne kadar kişisel güdülerle tasarlamayı düşünsek de okuduklarımız, gördüklerimiz bilinçaltımıza yerleşiyor. Bu yüzden diyebilirim ki kıyafetlerimin kalıpları Global trendlere uygun. Sonuçta kıyafetler ne kadar benim tasarımım olsa da dünyayla aynı dili konuşmalılar.

İlham sürecin nasıl işledi? Nereden başladın, sonuca nasıl ulaştın?

Wes Anderson’ın filmlerini büyük bir keyifle izlerdim. Dedim ki onun filmlerinden eğlenceli bir şey yaratabilirim. Daha öğrenciyim, ilk koleksiyonum, istediğim kadar uçabilirim. Ben de Anderson’ın bütün filmlerini izlemeye başladım. Konu hakkındaki görsellerden Sketch Book hazırladım. Daha sonra da çok fazla miktarda çizim… Belli bir kalıbı oturttuktan sonra devamı geliyor zaten.

Koleksiyonun final halini aldığına nasıl karar verdin?

Sanırım bu konuda hislerime güveniyorum. Ben görsel sanatlar mezunuyum. Yaklaşık 7 yıldır bir şeyler üretiyorum. Olmadığı zaman hissediyorum ve beni rahatsız ediyor. Diğer taraftan yaptığım işe ve fikre çok güveniyorum. Bu aslında benimle ilgili bir şey. Daha sonra tabii ki hocalarıma danışıyorum. Onların da gelişimimde çok emekleri var.

Koleksiyonu hazırlama sürecin nasıl işledi peki?

Benim için tek bir kelime yeter bu süreci anlatmaya; ‘heyecan’. O kadar heyecanlıydım ki çizerken bile kendi kendime konuşuyordum. Kumaşlarımın da birçoğu baskı, onları da ben tasarladım. Çok eğlenceli oldu. Fakat son halini alana kadar kalp çarpıntısı bitmedi. Her bir parça dikildiğinde ben daha da heyecanlanıyordum.

Bu süreçte İMA sana nasıl bir çalışma ortamı sundu, nasıl destek oldu?

Ben İMA’ya başlamadan önce tasarım yapıyordum fakat kıyafet tasarımı ilk defa yapacaktım. Eğlenceli göründüğü kadar da zor bir piyasa aslında. Hocalarım benim bu konudaki bakış açımı arttırdı. Sadece bir kumaş parçasıyla ne kadar değişik şeyler yapabileceğim konusunda beni bilgilendirdi. Gerçekten okulun çok yararı oldu. En büyük yardımı da bana cesaret vererek yaptı. Çünkü tasarım cesaret ister.

İMA modaya bakış açında neleri değiştirdi?

Değiştirdi diyemem. Her zaman belli bir bakış açım vardı. Ama bakış açımı çok fazla genişletti. Çok daha basit düşünürken, fikirlerimi nasıl kumaş ile topluma yansıtabileceğimi gösterdi. Dünya ile bu konuda aynı dili konuşmamda yardımcı oldu.

Bu arada İMA’ya katılmaya nasıl karar verdin, İstanbul Moda Akademisi’nin hangi yanı seni cezbetti?

Görsel sanatlardan mezun olduktan sonra kurumsal bir firmada işe başladım. Yaptığım işten mutlu olmama rağmen bir şeyler üretememek bana sıkıntı veriyordu. Moda tasarımı üzerine yüksek lisans yapmayı planlıyordum fakat çalıştığım için İMA’ya gitmek mantıklı geldi. Başka seçenekler de vardı önümde fakat İMA’da öğrencilerin ortaya çıkan işlerini gördüğüm zaman karar vermek benim için zor olmadı.

Defile öncesinde ilk modelini podyuma yollamadan önce aklından geçen en son şey neydi?

O sıra o kadar heyecanlıydım ki çok bir şey düşünebildiğimi söyleyemem. Tekrar tekrar modellerin üzerinde tasarımlarımı kontrol ediyordum. İlk mankenim çıkarken ise ellerimi birleştirmiş kendi heyecanımı sakinleştirmeye çalışıyordum.

Koleksiyon hazırlama ve sunum sürecinin en zorlu yanları ne oldu?

İki noktada zorluk yaşadım. Birincisi ilk line-up oluştururken o kadar fazla çizimim vardı ki, hepsinin içinde kayboluyordum. Oluşmaya başladığını hissettiğim zaman rahatladım. İkincisi ise bir yandan çalıştığım için, koleksiyonun üretim aşamasında zorlandım. Her istediğimde istediğim yere gidemiyordum. Fakat hepsi halloldu.

Defile süreci senin için neden önemliydi?

Aslında defileye kadar olan süreç bana çok şey kattı. Bir koleksiyonu üretirken nelerle karşılaşabileceğimi öğrendim. Defile heyecanıyla; heyecanlı bir acemi olarak karşılaştığım olaylarla nasıl baş edebileceğimi öğrendim. Defile yoğun bir dönemin sonrasında ödül gibi geldi. Renkli ışıklar, birbirinden güzel tasarımlar… İnsan o kısımda büyüleniyor. Aynı zamanda da topluma tasarımlarını sunacağı için çok heyecanlanıyor.

Kendini sektöre atılmaya hazır hissediyor musun?

Tasarımlarıma güveniyorum, kendime güveniyorum. Bu konuda tabii ki hazırım. Ama işin bir de işletme kısmı var. O konuda öğreneceklerim bitmedi. Bu kısımda da çalışmalarım sürüyor.

İMA sürecini bir cümleyle özetler misin?

İMA, gece gündüz demeden çok çalıştığım bir dönemdi. Bu yüzden profesyonel tasarımcı hayatına ön prova diyebilirim.

Favori tasarımcıların kimler?

Favori tasarımcım Celine’in kreatif direktörü olan Phoebe Philo. Tasarımlarında sade kuvvetli çizgilerle kıyafetin içindeki kadın karakterini güçlü gösteriyor.

En çok hangi materyalle çalışmaktan keyif aldın?

Kumaşa baskı yapmaktan çok keyif aldım. Kendi elimle veya bilgisayarda yaptığım grafik tasarımlarının giyilebilir olması beni gerçekten çok heyecanlandırdı.

Bugüne kadar seni en çok etkileyen defile hangisi oldu?

Çok fazla defile izledim. İlk canlı olarak gördüğüm defile beni çok etkilemişti. 5 sene önce Arzu Kaprol’da staj yaparken onun Fashion Week’te yer alan defilesinde back stage’de çalıştım.