
Coco Chanel, “Bazıları lüksün, yoksulluğun tersi olduğunu savunuyor. Yanılıyorlar; lüks bayalığın tersidir.” diyor. Moda endüstrisinin git gide daha da hızlı işlediği ve lüksün de zaman zaman demokratikleşebildiği günümüzde Lüks Marka Yönetimi olduğundan daha zorlu bir hal alıyor. Moda sahnesi dahilinde kuşkusuz ki her marka yöneticisi markasını öne çıkarmak adına riskli ve pazarda ses getirecek kararlar almakla yükümlü, söz konusu lüks markalar olduğunda bu kararların daha keskin dönüşlerle daha büyük sonuçlara doğru ilerlemesi kaçınılmaz oluyor. Bu noktada bir lüks marka yöneticisinin belirli bir zümrenin ilgisini çekmesi sıfatının en önemli yükümlülüklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Tabii yatırım fonlarının büyüklüğü de marka yöneticisinin yardımına koşuyor. Son zamanlarda lüks markalar ve yöneticileri kolektif bir şekilde pazarlarını sanat bağı üzerinden yürütüyorlar. Bu doğrultuda lüks marka yöneticileri diğer markalara göre daha fazla kişisel ilişki ve dahiliyet kartını kullanabiliyor. Son 10 yılda daha da göz önünde olan mesleklerden biri haline gelen Lüks Marka Yönetiminde marka farkındalığı da bu meslekte başarılı olabilmenin olmazsa olmazlarından. Adam Smith’in malların sınıflandırması üçgeninde, hiyerarşinin en tepesinde olan lüks marketi, limitli sayıda üretilen, tedarik etmesi oldukça güç olan ve çok pahalı olana tekabül ediyor. Bu tanımlamaya doğru orantılı olarak lüks marka yöneticisinin, yönetimi altındaki ürün gamı, ihtiyacın bittiği ve büyük oranda arzu edildiği için satın alınan ürünler dahilinde başlıyor. Bu denli rekabetin olduğu bir sektörde ise eğitim ve tecrübe zaruri önem taşıyor. Modanın alternatif alanlarında sunduğu eğitimlerle öne çıkan İstanbul Moda Akademisi’ndeki Lüks Marka Yönetimi eğitimi ve eğitimin detayları için takipte kalın.