
Moda haftalarının, gerçekleştikleri başkentlere özgü özellikleri olduğu artık su götürmez bir gerçek. Paris, podyum trendleri ne isterse istesin asaletinden vazgeçmez, Milano her zaman içerisine bir tutam şaşaa katar, Londra ise hep beklenmeyenin peşindedir izleyicisini her daim şaşırtır bir de tabii yağmur bulutlarına inat, podyumda yürüyen tasarımlar pozitif enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Modellerler Londra podyumlarındaki turlarını tamamladılar, geriye kalanlarsa dosyamızda…
Mary Katrantzou
Mary bu sezon renklerini doğanın sakinliğine emanet ediyor. Kesimlerini ve formlarını da… Tasarımcının zihninde kısa bir yolculuğa çıkarsak, Mary, masanın başına dansla oturuyor. Harmonik hareketler silsilesi, kumaşın vücuttaki hallerini düşünmeye yöneltiyor tasarımcıyı. Ve düşünsel yolculuğun sonunda Mary, vücudu teknonik fayların oluşturduğu bir kara süretinde hayal ediyor. Sonrasıysa tasarımcının sınırlarının sürekli bir adım daha dışına çıkan bir koleksiyona sebebiyet veriyor.
Anonio Berardi
Antonio bu sezon ilhamını kelimenin tam anlamıyla şans eseri buluyor. Televizyonda kanalları değiştirmekteyken The Flowers of War filmine rastlayan Berardi, film sona erdiğinde koleksiyonunun ana hatlarını çıkarmış oluyor. Set tasarımını filmdeki kiliseden ilhamla hazırlatan Antonio’nun tasarımları da desenleri, jakar kumaşları ve payet işlemeleriyle filme göndermede bulunuyor. Aynı zamanda filmin ‘Çinli’ sahnelerine de saygı duruşunda bulunan koleksiyon, bütününde halis bir saflığa sahip.
Erdem
Erdem Moralıoğlu ve çiçekleri, 2015 İlkbahar-Yaz sezonunda karanlığa bürünüyor. Erdem’in aklındaki kadın, Viktöryen dönemi biyolojistlerinden Marianne North’tan başkası değil. (Çiçek desenleriyle arasındaki organik bağı göz önünde bulundurduğunuzda tasarımcının ilhamı için daha doğru bir karakter olamayacağını bir kez daha anlıyorsunuz) Sera mimarisinden yola çıkan tasarımlar Erdem’in kuralcı estetiğine yapbozun parçaları gibi oturuyor ve işlemeler eşliğinde tasarımcının masalsı anlatımlarına dönüşüyor. Hikayenin noktasını ise ayakkabı tasarımlarıyla Nicholas Kirkwood koyuyor.
Paul Smith
İsmi tasarımları kadar pozitif enerjiyi, her daim gülen bir yüzü ve tükenmek bilmeyen bir heyecanı da çağrıştıran tasarımcı bu sezon da –kadın, erkek, aksesuar koleksiyonlarının genişliğinden bağımsız, ve hepsine nevi şahsına münhasır özellikler adayarak- adeta ilk koleksiyonunu sunan bir tasarımcının heyecanı ve yenilikleriyle karşımıza çıkıyor. Asıl meselenin baskı altında yeni fikirler üretebilmekte yattığını savunan Paul Smith, şovu başlamadan önce, tekerlekte dönen hamster olmaktan kaçmanın bir yolunu bulmalısınız diyor ve alametifarikası çizgileri, çiçekleri ve formlarıyla şov başlıyor.