Ey Lüks, nereye böyle? | İstanbul Moda Akademisi

Ey Lüks, nereye böyle?

Moda dünyasında “prestige” markalar, “masstige” markalar yarattı. Hayatımıza paylaşım ekonomisi diye bir şey girdi; pahalı çantaların günlük kiralanabilmesine olanak sağlayan platformlar kuruldu, kullanılmayan markalı kıyafetler değerlendirildi ve çok uygun fiyatlarla ikinci el olarak satışa çıkarıldı. Karl Lagerfeld gibi dünyaca ünlü isimler, H&M gibi markalar için tasarımlar yaptı. “Lüks’ün demokratikleşmesi” kavramı, işte bütün bunların sonucunda ortaya çıktı.

Kimilerine göre Lüks’ün DNA’sı bozuldu. Ender olan artık yaygındı; farklılığını yitirmişti. Oysa lüks dediğin ayrıcalıklı olmalıydı…

Lüks’ün artık o eski lüks olmadığını savunanlar, kuşkusuz daha niş, daha kişisel olanın peşine düşüyor. Bu da, “19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkan Haute Couture akımının yıldızı yeniden mi parlıyor?” sorusunu akıllara getiriyor. Müşteri sayısında gözlemlenen artışa ve yılda sadece iki kez yapılan Haute Couture şovlarına olan ilgiye bakılacak olursa, EVET!

Haute Couture hoşa gitme kudretini, tek bir kıyafet için yüzlerce, bazen binlerce saatlik el işçiliğinden alıyor. Nesilden nesile aktarılan tekniklerle ve en üst kalitedeki kumaşlarla kişiye özel üretilen parçalar, insanı güzel göstermekle kalmıyor, aynı zamanda fevkalade ayrıcalıklı hissettiriyor.

Gerçek lüksü temsil eden ve bir statü sembolü olarak kabul gören Haute Couture’ün tasarımcılarına gelecek olursak… Valla yeni ve sürpriz isimlerin ortaya çıkması an meselesi gibi. Hep beraber bekleyelim, görelim bakalım…

Sevgiler,

Selda Susal Saatçi