
Politik çatışmalar, terör olayları, finansal krizler… Bir yandan dünya daha belirsiz ve daha kırılgan bir hale geliyor, bir yandan da tüketici gelişiyor, değişiyor, yaşam tarzı farklılaşıyor… Markalar da hiç olmadığı kadar çok tüketicinin sesine kulak veriyor. Gelin bu yılı, geçtiğimiz dönemde yükselişe geçen ve önümüzdeki yıllarda da etkilerini hissetmeye devam edeceğimiz dört tüketici trendini hatırlayarak bitirelim. İşte 2016’dan moda dünyasına kalanlar:
Athleisure
Son on yılda spor giyimdeki büyüme (yüzde on), konfeksiyon ve ayakkabıdaki büyümenin (yüzde dört) çok daha üzerinde seyir ediyor. Başka bir deyişle, tüketici tercihini rahatlıktan yana kullanıyor ve böylece spor kıyafetler, spor salonlarının dışına taşıyor.
Genderless Fashion
İş dünyasında “fırsat eşitliği” söylemleri havada uçuşurken, “kıyafetin cinsiyeti mi olurmuş canım” diyen tüketiciler, moda sektöründe geleneksel kadın-erkek koleksiyon ayrımının masaya yatırılmasını sağlıyor. Kimi markalar, moda haftalarında kadın ve erkek koleksiyonlarını tek bir defilede tanıtıyor, kimisi ise “cinsiyetsiz” koleksiyonlarını piyasaya sunarak, “beğenen giyinsin” diyor. Cinsiyetsiz modaya olan ilgi, insanların genel anlamda daha dışavurumcu, daha açık ve daha kapsayıcı bir geleceğe olan özlemini adeta gözler önüne seriyor…
Plus-size Fashion
Moda basınında “büyük beden” ifadelerinin üç kat daha fazla kullanılmış olması öyle boşuna değil. Yuvarlak hatlar ve büyük bedenler artık üvey evlat muamelesi görmekten kurtuluyor; onlara özel tasarımlar çoğalıyor. Bu arada, kaç beden olursanız olun, kendi vücudunuz ile barışık olun emi
Modest Wear
Tesettür giyime olan rağbet artıyor. Global İslam Ekonomisi Raporu’nda yer alan bilgilere göre, muhafazakar giyim pazarının, 2020 yılına kadar 327 milyar dolar seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor. Uniqlo ve Dolce&Gabbana gibi markaların türban ve ferace koleksiyonları yapmasının nedeni de işte budur!
2017’de daha aydınlık bir dünyada buluşmak dileği ile.
Sevgiyle kalın,
Selda Susal Saatçi