
İMA Mezunu Aybike Aydınlar okul ve sektör ile ilgili görüşlerini paylaştı.
Öncelikle seni tanıyabilmemiz açısından kendinden bahseder misin?
1988 Bursa doğumluyum, Bursa’da lise eğitimimi tamamladıktan sonra Koç Üniversitesi’nde Ekonomi okudum. Ardından İMA ile tanıştım. Moda editörlüğü eğitiminin ardından bir süre farklı moda editörleri ile çalışma fırsatım oldu. 1.5 sene kadar moda sektöründe İMA’da aldığım eğitim ile farklı taraflarını deneyimledikten sonra L’Appart PR’da çalışmaya başladım.
İMA’da Moda Editörlüğü eğitimi alma fikri nasıl olgunlaştı? Bu kararı almanıza sebepleriniz nelerdi ve neden moda editörlüğü?
Mezun olduktan sonra farklı sektör ve alanlarda yaptığım stajlar sonrasında moda alanında çalışmanın beni heyecanlandırdığını fark ettim. Moda basını, moda sektörünün hep deneyimlemek istediğim bir koluydu. Bu sebeple araştırmalara başladım ve Moda Editörlüğü programına kayıt oldum.
İMA’da aldığınız eğitimden bahseder misiniz? Sektöre atıldığınızda aldığınız eğitimin ne gibi yardımları oldu?
En önemlisi sektördeki en iyi, en başarılı isimlerden bu eğitimi alıyor olmak. Onların geçmiş ve deneyimlerini öğrenmek, dinlemek farklı bir bakış açısı kazandırıyor insana. IMA bize eğitmenlerinizin tecrübeleri ve bilgi birikimleri sayesinde, sektörün gidişatı ve işleyişi ile ilgili başka hiçbir kurumdan alamayacağımız bir eğitim fırsatı sundu. IMA’da edindiğim bağlantılar sayesinde sektöre ilk adımımı attım.
Şu an çalıştığınız bir kurum var mı? Türkiye’de dergi yayımcılığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Takip ettiğiniz ulusal, yerel yayımlar neler?
L’Appart PR’da 1 seneyi aşkın bir süredir çalışıyorum. Moda sektörüne çok farklı bir açıdan bakma fırsatım oldu bu bir senede. Moda editörlüğündeki gibi tek bir dergi ile çalışmak yerine tüm dergiler ile sürekli iletişimde ve takipte olmayı gerektiriyor işim.
Uluslararası dergilerin ülkemizdeki yayın gruplarına ait başlıca edisyonlarının yanı sıra bağımsız kimlikleri sayesinde daha özgür, sanat estetiğine yaklaşan yaratıcılıkta işlere imza atabilen yayınlar da ilgimi çekiyor açıkçası. Bu bakış açısıyla ilerleyen yayınlardan birkaç örnek vermek gerekirse; XOXO The Mag, KLOK mag, Another, Bullet, Love UK, Dazed&Confused , Dansk, W ve i-D diyebiliriz.
Modada olduğu gibi moda editörlüğü de kendi starlarını çıkarıyor? Beğenerek okuduğunuz moda editörü var mı? Hangi açılardan bu isimleri başarılı buluyorsunuz?
İlk aklıma gelen ve hatta hiç çıkmayan Grace Coddington diyebiliriz. Senelerin eskitemeyeceği en büyük isimlerden biri. Onun dışında daha yeni fikir ve bakış açılarına sahip, klişelerden bağımsız çalışan Jacob Kjeldgaard, Jack Borkett, Daniel Edley ve Love magazine genel yayın yönetmeni Katie Grand.
Sence moda editörlüğü modayı nasıl etkiliyor? Ya da böyle bir misyonu var mı?
Kesinlikle böyle bir misyonu olduğunu düşünüyorum. Sadece marka ve tasarımcıların haricinde de çok çalışanı ve gönül vereni olan bir sektör moda sektörü. Kolektif, hızla değişen çok sesli bir topluluk olduğuna inanıyorum. Moda editörlerinin de bu halkanın en büyük parçalarından biri.
Farklı içerikleri harmanlayıp okuyucunun beğenisine sunmak cesaret, bilgi ve deneyim isteyen bir görev. Her seferinde sinema, tarih belki teknoloji gibi farklı bileşenler ile yeni bir moda algısı yaratmayı başarıyor editörler. Yarattıkları hikaye ile okuyuculara yön vermek en büyük misyonlarından biri.
Sektörde hedefleriniz neler?
L’Appart PR’da endüstrinin çok farklı bir tarafından yaklaşma ve gözlemleme fırsatı buldum. İlerlemek istediğim nokta kesinlikle moda PR’ı. Dinamik, çok yönlü, sürekli sınırlarınızı zorlamaya iten bir sektör. İstediği iş dalında çalışmak günümüz eğitim şartlarında pek fazla kişiye fırsat olmuyor, bu sebeple kendimi şanslı azınlıktan kabul ediyorum. Hedefim, ülkemizde daha yeni gelişmekte olan moda PR’ı branşında devam etmek. Türkiye’nin ilk moda PR ajansı olan L’Appart PR’da, şahane bir ekip ve sektörün en önemli isimlerinden biri olan Feride Tansuğ ile çalışıyor olmanın beni hedeflerime doğru adımlarla yaklaştırdığını hissediyorum.
Röportaj: Hedef Dergisi, İTKİB