
Modanın alternatif dünyalarında, anlatılmaya hacet olmayan sapaklarından biri moda fotoğrafçılığı. 1839 yılında start aldığı günden bu yana satmak için basılan deklanşör yeni milenyumda artık sanatın dokunduğu alanlardan biri olarak kabul ediliyor. Ve dergi, kitap, billboard ya da dijital suretiyle her an her gün karşımıza çıkıyor. Ve diğer dallarından ayrılırken yanına hikaye anlatıcılığını, öznenin, mekanın, stylingin, saçın ve makyajın takındığı tavrı alıp bir yaşam stili yaratıyor. Bu dünyada sınır yok. Ama sınırları zorlayanlar her zamanki gibi efsane olmaktan geri kalmıyor. Bir çırpıda Richard Avedon, Guy Bourdin, Helmut Newton ve Irving Penn’i saydığınızı duyuyoruz. Seksi, feminen ve maskülen kavramları bir bir şekil değiştirmeye, adını saydığımız isimlerin estetiğine bürünmeye başlıyor. Zaman ilerledikçe isimler Steven Meisel’a, Terry Richardson’a Rankin’e, Nick Knight’a, Mert&Marcus’a ve Mario Sorrenti’ye evriliyor. Tabii isimler gözlerinizin önünden geçerken ikonik pozları da hafızanızın bir köşesinden onlara eşlik ediyor. İstanbul Moda Akademisi de modanın bu alternatif ama vazgeçilmez yolunda öğrencilerine tanıdığı imkanlarla bir adım öne çıkıyor. Teknik bilgilerin yanı sıra öğrencilerini sektörün önde gelen isimleriyle buluşturan İMA’da moda fotoğrafçılığına ilk adımı atmak ve ikonik karelerin deklanşörüne basmak için okumaya burada mola verin ve kayıt günlerine göz atın.
Fotoğraf: İMA Moda Fotoğrafçılığı Bölümü 2014 Mezunu Eylül Ezik