
Tasarımcı Jean Patou, kendinden bir önceki jenerasyonun kadınları için “hayattaki tek amaçları anne olmak ve şık görünmekti ama şimdi devir değişti ve kadınlar artık sporla içli dışlı olmak istiyorlar” der. Sosyolojik 7 benzerliği bulduktan sonra devam ediniz. Kadının aktif yaşama katılma çabası tabii ki modanın öncülerinin de çalışma masasına yansıdı. Tenis elbiselerinin bilinen mucidi ve elçisi, Coco Chanel ikonik tasarımı tamamen egoist dürtülerle yaptığını söylüyor. Bu durumda moda dünyasının kilometre taşlarından tenis kıyafetleri aslında Coco bizzat kendisi tenis oynayabilsin diye ortaya çıkıyor. Ardından Patou, Lanvin ve Vionnet’yle beraber Biarritz’ten Boston’a tüm kadınların gardırobuna girmeyi başarıyor. Tabii korselerden kurtulan kadınlarda bu özgürlükçü kıyafeti büyük bir heyecanla kucaklıyorlar. Genelde açık renk paletine hakim olan tasarımlar, crepe de Chine ya da pamuklu kumaştan yapılırlardı. Geniş bir yaka kesimiyle düz inen elbiseler, dizle ayak bileği arasında bir yerlerde biterdi. Bitirmeden, günümüzle bir benzerlik daha kuracak olursanız, tenis elbiselerini giymek için tenis oynamanız hatta nasıl oynandığını bilmeniz bile gerekmiyordu. İkonik tasarım dönemin cool’luğunun bir parçasıydı. (Bakınız günümüz activewear akımı)