Athleisure | İstanbul Moda Akademisi

Athleisure

Günlük hayatın yarattığı strese artık daha fazla boyun eğmek istemiyoruz ve bu nedenle de “daha iyi bir ben” yaratmak için kendimizi “kişisel dönüşüm ekonomisi”nin kollarına bırakıyoruz.

Dinlenmek, zinde kalmak, daha doğal ve daha rahat bir yaşam tarzı benimsemek istiyor, ruh ve beden sağlığımızı giderek daha fazla hayatlarımızın merkezine koyuyoruz. Gıda intolerans testi yaptırmakla, Nike’nın koşu gruplarına ya da Lululemon’un yoga derslerine katılmakla kalmıyor, yeni yaşam stilimizi günlük kıyafetlerimize de yansıtıyoruz. Tüketici trendlerine bakacak olursak, “daha iyi bir ben” olma yolunda ilerlerken, yoga taytlarımızın ya da spor ayakkabılarımızın sağladığı rahatlığı sadece spor salonlarında değil, günlük hayatlarımızın her alanında yaşamak istiyoruz. Spor salonlarının dışına taşan bu spor giyim trendine de “Athleisure” diyoruz.

Lüks bir restorana eşofmanı ile giden insanlardan tutun da, Cannes Film Festival’inde kuralları hiçe sayarak şık elbisesinin altına spor ayakkabıları ile kırmızı halıda yürüyen ünlülere kadar Athleisure hayatımızın her alanında kendini giderek daha fazla gösteriyor. Rakamlar da bunu doğruluyor. Deutsche Bank’ın Amerika pazarı için hazırladığı bir rapora göre normal giyim sektörü 2008-2015 yılları arasında %0.2 büyüme gösterirken, spor giyimdeki büyüme %4.1 seviyelerinde gerçekleşmiş. 2016 ilkbahar/yaz sezonu için Chloe ve Valentino gibi markaların eşofmanları neden podyuma çıkardığını da bu yüzden sanırım uzun uzun açıklamaya gerek yok.