Kültürel içetme | İstanbul Moda Akademisi

Kültürel içetme

Yazı: Aslin Kumdagezer

Hatırlayın; John Galliano henüz antisemitist söylemlerde bulunmamıştı ve moda dünyasından geçici süreliğine aforoz edilmemişti, Dior çatısı altında farklı kültürlerin, tasarım dehası üzerindeki etkilerini deneyimliyordu. Takvimler İlkbahar 2007 Couture koleksiyonlarını gösterdiğinde Galliano, Anja Rubik, Lily Cole ve Jessica Stam’i Japon ilhamları ve tanınmayacak bir makyajla podyumda yürütecekti. Ertesi günün yorumları, John’un ne kadar muhteşem bir tasarımcı olduğu etrafında dönüp birbirine çarpacaktı, kimse podyumda Japon bir modelin yürümediğinden yakınmayacaktı. Hafızanız tazelendiyse bu bilgiler ışığında takvimde dokuz sene kadar ilerleyiniz… Durduğunuz yer Sonbahar 2017 sunumlarının tam ortası. New York Moda Haftası henüz sona erdi. Moda dünyası aşırı doz Gigi Hadid aldı, trendler arasında kayboldu ve tam Londra uçuşu öncesinde son zamanlarda aklına çokça takılan bir soru işaretinin çengeline asılı kaldı. Soru işaretinin pimini çeken malumunuz Marc Jacobs ve podyumda yürüttüğü rastalı modelleri. Soru işareti ise ‘cultural appropriation’. Nasıl oluyor da Marc Jacobs, safkan beyaz modellerini rastalı saçlarla yürütüp şovunda hemen hemen hiç siyahi model kullanmıyor? Aynı moda haftasında Jacobs’ın birkaç gün öncesinde, Kanye Yeezy’nin 4. sezonu için sosyal medya üzerinden casting duyurusu yapıyor; duyurusunda sadece çoklu etnik kökenler istediğini söylüyor. Haber biraz konuşuluyor, medya daha ziyade sıcaktan bayılan modellere odaklanıyor ama kimse Kanye’yi ırkçılıkla falan suçlamıyor ya da konumuz dahilinde Kanye ‘cultural appropriation’ silahlarının namlusuna bakakalmıyor. Çünkü Yeezy siyahi kültürden besleniyor, eh bu durumda modellerin sadece etnik kökenli olması mantık çerçevesinde kabul ediliyor. Milenyumdaki Orta Çağ’a hoş geldiniz, yeni trend at gözlükleri. 2007’de ne Galliano’ya ne de başka kültürden etkilenerek üreten tasarımcılara yöneltilen ‘cultural appropriation’ 2000’lerin, ikinci on yılının başından itibaren açık ateş açıyor. Givenchy Sonbahar 2015, Valentino İlkbahar 2016 koleksiyonlarında Afrika kabilesi ilhamlarıyla tasarlayıp beyaz modeller kullandıkları için ayıplanıyorlar. Yüzeysel ayıplamalarıyla popülist tartışmalar yaratan moda dünyası, bir adım daha derine inip tasarımcılara Afrika’nın yüzölçümünü hatırlatıp, coğrafyadaki yüzlerce kabileden hangisinin etkisinde kaldıklarını sormayı akıl edemiyor. Sonbahar 2015’inde ayıplanan markalar listesinde Dsquared2 ve Eskimo ilhamları, İlkbahar’ın 2016’sında Olympia Le Tan ve Geisha’ları, ve tabii son Met Gala’sı var. (Rihanna’yı Çin ilhamlı sarı bir tasarım içerisinde görmekten daha nahoş bir görsel olabilir mi?) Günün sonunda ayıplayanlar, hangi alt ya da ana akım kültüre ait olduklarından bağımsız, savundukları değerleri topuğundan vuruyorlar. Zira yaratılan spekülasyon aslında Batı kültürünün üstünlüğünü kabul etmekten öteye gitmiyor. Bu noktada başka bir gerçeği de kabul etmek gerekiyor, milyar dolarlık moda sektörünün etki alanı; konu, insan hakları, ırkçılık ve politika olduğunda zayıflamaya başlıyor. Şikayetçi değiliz. Şu durumda podyumdaki rastalı saçlar ya da Geisha makyajı doğru notalardan çalındığında dinleyicisini yeni kültürlere yolculuyor. Marc Jacobs da şovunun ardından suçlamaları anlamlandıramadığını, tasarlarken ırk ve kültür farkı değil insan gördüğünü söylüyor. Küreselleşmenin tepe noktasında devam eden tartışmayı mantık çerçevesinde savunmaya çalışmak ya da şu durumda karşı argüman sunmak Sicim Teorisi’ni kanıtlamaktan daha da karmaşık görünüyor. Buna rağmen konu kapanmış değil, dava bir sonraki moda haftasına ertelendi.
“Cultural Appropriation: Dominant kültüre ait bir grubun alt kültür öğelerini kullanması, benimsemesi.
Okumayı henüz bitirdiğiniz yazı XOXO The Mag’in Ekim sayısında yayınlanmıştır.